İlk Türkçe Tıb Kitabını Yazan Hekim Geredeli İshak Bin Murâd
Türkçe ilk tıp kitabını Yazan Geredeli İshak bin Murâd
Osmanlının ilk döneminde Türkçe ilk tıp kitabını Geredeli İshak bin Murâd (?/?) yazmıştır.
İshak Muradoğlu, on dördüncü asırda yazılmış, ilk Osmanlı devrinin meşhur (müderris/profesör) doktorlarındandır.
İshak Efendi, din bilimlerine de vakıf bir hekim olduğundan halk arasında hoca tabib diye nam salmıştır.
Doğum ve ölüm tarihleri bilinmemekte olan Geredeli İshakın babasının adı Muraddır.
Sultan I. Murad ve Yıldırım Bayezid Han devirlerinde (1359-1402) yetişen Hekim İshakın, Bursada Yıldırım Bayezidin yaptırdığı ilk Osmanlı medresesi ve darüş-şifası (hastane) olan Yıldırım Darüş-Şifasında müderrislik yaptığı ve hastalara baktığı sanılmaktadır.
Yıldırım Bayezidin, daha önce Geredeye bağlı Mengenin Kara İshak Köyünde kurdurduğu vakıftan haraketle, İshak bin Muradın Kara İshak Köyünden olduğu öne sürülmüşse de; yapılan araştırma gezisinde köyde herhangi bir tarihi esere rastlanmadığı, köylülerin ise İshak bin Murad ismini duymadıkları ve köyün isminin nereden geldiğini bilmedikleri müşahede edilmiştir.
Türkçe olarak yazdığı Edviye-i Müfrede adlı tıp kitabıyla meşhur olan İshak bin Murad, bu eserini 1390 yılı temmuz-ağustos aylarında (Şaban-792/H) Arkut Dağında ve Keçi Kalesi civarında dolaşarak yazmıştır.
Edviye-i Müfrede nüshaları genellikle Hacı Paşanın Müntehabüş-Şifası ile birlikte istinsah edilerek (çoğaltılarak) tek kitap halinde kullanıldığından adı bazı kütüphanelerde Müntehabüş-Şifa et-Tıb şeklinde geçmiştir. Bir kısım nüshalarda ise Havassül- Edviye biçiminde görülen eser Hülasatüt-Tıb diye de bilinmektedir.
Edviye-i Müfrede, çağının tıp bilgisini ve anlayışını yansıtan; araştırmalara ve tecrübelere dayandığı için bilimsel değeri yüksek, bir esredir.
İshak Efendi, müderris olduğundan medrese talebelerine faydalı olması için bitkiler konusunda basit bilgiler vermiştir. Öyleki halkın da rahatlıkla anlayabileceği bir üslup ve teferruata kaçmadan yazılmış olan eserde, Gerede civarında halkın kullandığı bazı anatomik (vücut yapısını inceleyen bilim) terimleri kullandığı da görülmektedir.
Gerede, tıpta kullanılan çeşitli mantarlar ile şifalı bitkilerin yetiştiği bir bölge olduğundan İshak Efendi, bu bitkilerden istifade etmiş ve bunları araştırarak tecrübe edip toparlayarak, Edviye-i Müfredeyi meydana getirmiştir.
İshak Efendi, Edviye-i Müfredeyi yazarken Hipokrat, Galen, Zikorizos ve Ebu Bekir er-Razi gibi eski hekimlerden ve genellikle İbn-i Sinanın el-Kanun Fit-Tıb ile Cürcaninin Zahire-i Harizmşahi adlı eserlerinden faydalandığı gibi, derlediği bilgilere kendi tecrübelerini de ilave etmiştir.
Tıbbi formüller ve mürekkeb/karışım ilaç formüllerinden oluşan, akrabazin tarzında yazılmış bir tıp kitabı olan Edviye-i Müfrede, farmasötik (ilaç hazırlama) şekline veya farmakolojik etkilerine (ilaçların tesirlerine ve özelliklerine) göre gruplandırılmıştır. Her mürekkeb/birleşim ilaç için içerdiği etkili maddeler, miktarları, yapılış şekli, etkileri, kullanılış yerleri ve alınacağı dozları ayrı ayrı gösterilmitir.
Fakat ilaç terkibleri (karışım) kitabından çok, bir tıp kitabı olan eser, iki bölümden ve iki ekten olmak üzere dört bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde, Türkçe, Arapça, Farsça yazılan ilaç ve bitki isimleri alfabetik sırayla verilmiştir. Bu bölüm, faydalı bitkilerden, onların özelliklerinden ve hangi hastalıklara iyi geldiğinden bahseder. İlaçların kullanılış şekilleri hakkında açıklamalar yapılmaktadır.
İkinci bölümde, tıp pratiğine dair bilgiler; hastalıklar, belirtileri ve tedavi şekilleri verilmiştir.
Üçüncü bölümde, Zeyneddin bin İsmail el-Cürcaninin eseri, Zahire-i Harizmşahiden ve İbn-i Sinadan naklen verilen makaleler bulunmaktadır.
Dördüncü bölümde ise, Arapça, Farsça, Türçe tıp terimleri sözlüğü vardır. Bu bölümde hastalıkların isimleri, anatomi terimleri, meyveler, sebzeler ve eşyalarla ilgili 250 civarında madde vardır.
Bu bölüm, ayrı bir eser olarak Istılahat-ı Tıbbiye diye de değerlendirilmektedir.
Hülasatüt-Tıb (Edviye-i Müfrede)ın Türkitede ve yurtdışındaki çeşitli kütüphanelerde yazma nüshaları vardır. Bunlardan müellif hattı bir nüsha, Amasya ayezid İl Halk Kütüphanesinde 1717 numarada bulunmaktadır.
Bu kıymetli eserin şimdiye kadar tamamı neşredilmemiştir. Kültür ve tarih hazinesi olan bu eserin basımının yapılması kültürümüze eşsiz bir hizmet olacaktır.
İshak bin Muradın bu kitabından başka İbn-i Cezlenn (Ö.493/1100) Takvimül- Ebdan/Bulan adlı eserinden yaptığı bir tercümesi de bulunmaktadır.
Kaynakça:
A. Demirhan Erdemir, Geredeli İshak,TDV/İA (İstanbul-1996), 14/30-31; A.Adnan Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim (İstanbul-1991), 20 vds; İbrahim Geyik, Geredeli İshak bin Murat, Geçmişten Günümüze Gerede/GB ( Gerede-2000), 109-114; Kemal Şahin, Geredeli Hekim İshak Efendinin Bilimsel Yönü/GB (Gerede-2000), 115-120; YRA/TG; Farmakoloji (İstanbul-1993), 7/107; Meydan Larousse/Sabah; Farmakoloji, Farmakolojik, Farmasötik (İstanbul-1992),6/528.